|
Eçmiyazin-Antilyas Anlaşmazlığı, anti-Türk Propagandası ve
Kilisenin Teröre Desteği |
Sovyet Rusya'nın, Ermenistan'da bulunan Eçmiyazin
Katogigosluğu üzerinde ağır baskıları vardı. Bu baskıları üç noktada toplamak
mümkündür (40).
1. Kilisenin bütün faaliyetleri yasaklanmıştı. Mahallî okullar
dünyevî kılındı ve kilisenin eğitim işlerine karışması yasaklandı. Eçmiyazin
Manastırı'nın bütün imkânları müsadere edildi, bunların içinde; toprak, yazılı
basın, müze ve kütüphane, kilise ve manastır çevresi yer alıyordu. Kilise
binalarında, 18 yaşın altındaki çocuklara din eğitimi vermek yasaklandı. Kilisenin,
evlendirme ve boşandırma ile ilgili hakları elinden alındı, legal evlilik işlerini
artık Sovyet mahkemeleri yapıyordu.
2. 1922 yılında devletin yarattığı ve desteklediği bir kilise
ortaya çıktı. Bu yeni kilise, "Bağımsız Kilise" olarak adlandırıldı.
Sözde bir reform hareketi gölgesinde, geleneksel kilisenin temellerini çürütmek için
Eçmiyazin'e saldırıldı ve halkın kökten bağlı olduğu kiliseye güvensizlik
yaratıldı.
3. Kiliseye karşı, iyi organize edilmiş bir tabanda din karşıtı
propaganda yürütülmeye başlandı.
Böylece, ilk on yılda kilisenin gücü fazlası ile azalmıştı.
1929 yılından sonra daha sert ve zarar verici hareketler ortaya çıktı. 1930'da ölen
Katogigos V. Kevork(1911-1930)'un yerine, 1932 yılında Başpiskopos Horen, Katogigos
seçildi. Bunun döneminde de, kiliseye karşı önlemler alındı. I. Horen, 1938'de
Eçmiyazin'de gizli polis tarafından öldürüldü. Katogigos Horen, Ermeni kilisesinde
gerçek bir reform yapılmasına taraftar idi (41).
Sovyet Rusya otoriteleri, kiliselerin hem yurt içinde hem de yurt
dışında, kendilerine değerli hizmetler verdiğini kabul etmişlerdir. İkinci Dünya
Savaşı'nın bitiminde, 1945 yılında, Başpiskopos Kevork Çörekçiyan,
VI.Kevork(1945-1954) adı ile Katogigos seçildi. 1945 sonrasında, Sovyet Rusya o zamana
kadar bir sembol olan Eçmiyazin Katogigosluğu'na diğer kiliseler gibi bazı haklar
tanımış ve Eçmiyazin aracılığı ile Batı toplumları üzerinde etkili
olacak konuların propagandalarını yapmaya başlamıştır. Sovyet Rusya'nın amacı,
dinî kuruluşları etkisi ve kontrolü altına alarak, Eçmiyazin Katogigosluğu'nun tek
bir dinî rnerkez olduğunu kabul ettirip, bu yoldan Ermeni Davası'nı canlı ve
hareketli tutmaktı. VI.Kevork, Rusya'nın desteği ile 1945'lerde Kars ve Ardahan'ın
Ermenistan Cumhuriyeti'ne verilmesi için büyük devletler ile temaslarda bulunmuştur (42).
Eçmiyazin-Antilyas dinî anlaşmazlığı, Antilyas Katogigosu’nun
Eçmiyazin Katogigosluğu'nun ruhanî üstünlüğünü 1933 yılında tanımaması ile
başlamış ve bu ikilik aynı yıl, New York'ta Holly Cross Ermeni Kilisesi'nin
mihrabında, Eçmiyazin'i destekleyen Başpiskopos Gevond
Turyan'ın Noel ayini düzenlerken Taşnak teröristleri tarafından öldürülmesi ile su yüzüne çıkmış,
temel fikir ayrılıkları 1956 yılına kadar devam etmiştir. Nihayet, Eçmiyazin'e
bağlılığı reddeden kiliseler, Antilyas Katogigosluğu'na bağlılığı kabul ederek
Eçmiyazin'den ayrılmışlardır. Eçmiyazin Katogigosu I.Vasgen(1955-1994)'in
döneminde anlaşmazlık, 1958 yılında Antilyas Katogigosluğu seçimi nedeni ile daha
da büyümüş ve bu dinî merkezin ruhanî üstünlüğü reddedilerek, tamamen ayrı bir
dinî merkez halinde Lübnan Antilyas Katogigosluğu kabul edilmiştir. I.Vasgen'in,
Kilikya (Antilyas) Katogigosluk seçimine müdahalesi, bir Rus aracılığı olarak
yorumlanmıştır. Taşnak yanlılarının etkisi ve kontrolü altında bulunan Antilyas
Katogigosluğu, tamamen siyasî faaliyetler içerisinde kalmış ve özellikle Kıbrıs
doğumlu Katogigos I.Horen (1963-1977) ve II. Karekin(1983-1995) Türkiye ve Türklük
aleyhindeki propagandaları ile tanınmışlardır.
Eçmiyazin ile Antilyas arasındaki
çatışmalar aslında, Eçmiyazin Katogigosluğu'nun Hınçak ve Ramgavar Partileri'nin,
Antilyas Katogigosluğu'nun ise Taşnak Partisi'nin kontrolü altında olmasından,
bunların, birbirine rakip büyük devletlerin etkilerinde kalmalarından ve onların
uyduları olmalarından kaynaklanmıştır. Meselâ, Soğuk Savaş'ın doruğa
ulaştığı 1950'li yıllarda CIA ve Taşnaklar işbirliği yapmışlardı. O dönemde
CIA, Sovyet aleyhtarı Taşnaklar'ı ve Antilyas Katogigosluğu'nu, Eçmiyazin
Katogigosluğu'nun çıkarlarına karşı kullanmak istemiştir. Bu eylem, Kilikya
Katogigosluğu'nun İran, Yunanistan ve ABD'deki çeşitli Ermeni kiliselerini kendi
yetkisi altına almak şeklinde idi. Bu kiliseler, geleneksel olarak Eçmiyazin'e bağlı
idiler (44).
Antilyas Katogigosu I.Horen, 28 Nisan 1967 tarihinde bir Avrupa
gezisine çıkmış ve Hristiyanlık tarihinde ilk defa Vatikan'ı ziyaret eden bir
Gregoryen Katogigosu olarak Papa ile görüşmüştür. I. Horen bilâhare, Cenevre'deki
Dünya Kiliseler Birliği Merkezi'ni ziyaret etmiştir. Bu seyahati, Eçmiyazin Katogigosu
I. Vasgen'in Cenevre'deki anılan merkeze yaptığı ziyaret izlemiştir.
Bu ziyaretlerin amacının, rekabet
halinde bulunan iki Katogigosluğun, Papa'ya sempatik görünmek sureti ile Vatikan'ın
desteğini sağlamak ve böylece diğeri üzerinde nüfuz tesis etmek olduğu açıktır.
1968 yılında ABD'yi ziyaret eden Eçmiyazin Katogigosu I.Vasgen,
sadece Washington ve Chicago valileri ile görüşebilmiş iken, 10 Nisan 1969 tarihinde
ABD'yi ziyaret eden Antilyas Katogigosu I.Horen, New York havaalanında ABD adına
temsilcilerin de bulunduğu kalabalık bir topluluk tarafından karşılanmış, Başkan
Nixon ve yardımcısı tarafından kabul edilmiştir. I. Horen, Başkan ve yardımcısına
bir "üstünlük nişanı" olarak kabul edilen "Kilikya Büyük Haç
Nişanı"nı takmış, yaptığı konuşmada da Amerika'nın Ermeni Davası(Hai
Tahd)'na sahip çıkmasını istemiştir (45).
I.Horen'in, 1970'li yılların başında, doğum yeri olan Kıbrıs'a
yaptığı ziyarette, Makaryos'a "Kilikya Haçı"nı vermesi yüzyıllardır
aralarında derin anlaşmazlıklar bulunan Ermeni Gregoryen ve Grek Ortodoks Kiliseleri
arasında uzlaşma, işbirliği ve ittifak ortamı doğurmuştur. Bilâhare, 1974 Kıbrıs
Barış Harekâtı esnasında, Ermeni fanatikler, kilisenin riyasetinde Rum yandaşları
ile güçlerini birleştirerek, Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne karşı, haysiyet
kırıcı, hakaretamiz ve iftira dolu ortak bir kampanyaya girişmek üzere kaynaklarını
birleştirmişlerdir. Aslında ortam, Ermeni ve Rum Kiliseleri için uygundu. Herşeyden
önce, eski suç ortakları idiler. Çünkü, Birinci Dünya Savaşı ve millî mücadele
dönemlerinde, birbirlerinin sırtlarını sıvazlayarak, İtilâf Devletleri marifeti ile
Anadolu'da bir Ermeni ve Rum devleti kurmayı denemişlerdi.
28 Nisan 1974 tarihinde, Chicago
Televizyonu'nda dinî muhtevalı "Everyman" seri programı bünyesinde işlenen
Ermenilik konulu program, Chicago Kiliseler Federasyonu tarafından yayına konulmuştur.
Taraflı bazı sorulara dayandırılan ve bir mülâkat şeklinde yürütülen programa,
objektiflik havası verilmek ve bu suretle kamuoyunu etkilemek amacı ile biri Ermeni,
ikisi ABD'li ilim adamı ve sözde soykırım şahidi bir Ermeni kadın iştirak
ettirilmiştir. Konuşmacılar, genelde malûm Ermeni iddialarını tekrarlamışlar ve
birgün Sovyet Ermenistanı'nın komünizm boyunduruğundan kurtulması halinde,
arkasının geleceğini belirterek, Ağrı Dağı çevresindeki (sözde) Ermeni
topraklarını Tanrı'nın birgün kendilerine vereceğine inandıklarını, bunun için
aralarındaki anlaşmazlıkları bırakarak işbirliği yapmaları ve Türkiye'ye
karşı birlikte mücadele vermeleri gerektiğini beyan etmişlerdir.
1977 yılı, Antilyas Katogigosluğu için önemli bir yıldır. 1974
yılında Türkiye'nin Kıbrıs Barış Harekâtı'nı gerçekleştirmesi ve akabinde
1975-1977'deki Lübnan İç Savaşı'nın çıkması, Lübnan Ermenileri ve Kilikya
Kilisesi bünyesinde önemli dinî ve siyasî gelişmelere neden olmuştur. Antilyas
Katogigosluğu'nun Kuzey Amerika Doğu Bölümü Başpiskoposku Karekin Sargisyan, Mayıs
1977'de Beyrut'a gelerek, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Ermeni dinî liderlerinin
huzurunda, rahatsız olan I. Horen'in yardımcılığı(Katogigos Naibliği) görevine
getirildi (46).
Karekin Sargisyan, seçimden sonra yaptığı konuşmada, Birinci
Dünya Savaşı ve onu izleyen yıllarda, Türk Hükümeti'nin iki milyon Ermeni'ye
soykırım uyguladığını iddia etmiştir(47).
Karekin Sargisyan göreve başladıktan sonra üç ana konu üzerinde
çalışmaya başlamıştı(48). Bunlar;
1. Kilikya Katogigosluğu'nun, Ermeni Davası (Hai Tahd)'nda üzerine
düşen önemli görevlerin tespit edilmesi,
2. Kilikya Katogigosluğu makamının, Eçmiyazin Katogigosluğu ana
makamı ile olan ilişkilerinin temel özelliklerinin belirlenmesi,
3. Katogigos'un bütün yetkilerinin, Yardımcı Katogigos (Katogigos
Naibi) tarafından kullanılması hususu idi.
1983 yılında I.Horen'in ölümü ile Katogigosluk Makamı'na
II.Karekin adı ile oturan Sargisyan, genelde politikasını, anti-Türk çalışmalar
üzerine inşa etti. Onun bu yoldaki çalışmalarını dört noktada toplamak
mümkündür (49).
1. Lübnan-Beyrut'u, Rusya dışında, dünya Ermenileri'nin dinî ve
siyasî merkezi haline getirmek,
2. Ermeniler arasında, toparlayıcı, yönlendirici, güçlü liderlik
problemini çözümlemek için, "Kilikya Hanedanı" soyundan gelen dinî bir
liderin şahsında yeni bir lider yaratmak,
3. "Kilikya Görüşü"nü, dünya Ermenileri'nin dinî ve
siyasî ideolojisine çerçeve olarak kullanmak. Başka bir ifade ile, İstanbul Ermeni
Patrikliği ve Eçmiyazin Katogigosluğu dışında en güçlü kilise cemaati
görüntüsünü yaratmak,
4. Kilikya Katogigosluğu'nun kontrolünde bulunan diğer ülkelerdeki
Ermeni cemaatlerini anti-Türk propaganda ile beslemek ve milletlerarası platformlarda
Ermeniler'in sözcüsü olarak görünmek.
II. Karekin, daha 1968'li yıllarda, Eçmiyazin ve Antilyas
Katogigoslukları arasındaki ayrılıklar üzerindeki düşüncelerini açıklamış,
Ermeni Kilisesi'nin tekliğinden bahsederek, iki kilisenin birleştirilmesi gerektiğine
işaret etmiştir. O, bu konu hakkında şunları söylemektedir(50).
"Şu anda(1968'ler), normal, düzenli ilişkiler tekrar
kurulmuştur. Bununla beraber, zaman zaman problemler ortaya çıkmakta ve çeşitli
zorluklar yaratmaktadır. Bütün bu problemler, Ermeni Kilisesi içinde, birbirinin
pozisyon ve statülerini anlamaktaki çatışmadan ortaya çıkmaktadır. Oysa, Eçmiyazin
Katogigosluğu, kendini Ermeni Kilisesi'ndeki en büyük güç olarak görmektedir.
Kilikya Katogigosluğu, Kudüs ve İstanbul Patrikhâneleri'ni kendi ruhanî hakimiyeti
altında hissetmektedir. Kilikya Katogigosluğu kendini, kendi hakimiyetindeki bölgelerde
en büyük güç olarak beIirtmekte, ancak Eçmiyazin'e saygı göstermektedir. Bu iki
konu arasındaki problemler halledilmez ise, çatışmalar fazlalaşır. Yalnızca bir
çözüm görünmektedir; birinci olarak, Eçmiyazin'in kendi fikirlerini yumuşatması,
mutlak hakimiyet fikirlerini değiştirmesi ve Kilikya'nın bağımsız olduğunu kabul
etmesi; ikinci olarak, Kilikya'nın kinini ortak bir anlaşma ile halletmesi... Bu uyum
elde edilemez ise, Ermeni Kilisesi ruhanî ve millî misyonlarını gerçekleştiremez:'
Dikkati çeken bir nokta, aynı yıl(1968'de), Taşnak
teorisyenlerinden, 1918-1920 yılları arasında Ermenistan Cumhuriyeti Parlamentosu'nda
milletvekilliği yapmış olan ve Ermenistan'a komünizmin gelmesinden sonra, önce
Paris'e, bilâhare Beyrut'a yerleşerek, Taşnak Partisi'nin kendisine hediye ettiği evde
ikâmet eden Garo Sasuni de, Brezilya'da yayınlanan "Armenia" dergisine
verdiği demeçte (51),
Ermeni Davası(Hai Tahd)'nın yürütülmesinde asıl engelin Sovyet Ermenistanı
olduğunu, komünist liderlerin kutsal davada Ermeniler'e fırsat vermediklerini, bu işin
daima Taşnak Partisi'nin omuzlarında kaldığını ve millî hedeflere ulaşmak için,
başka bir ifade ile Türkiye'ye karşı Taşnak ve Hınçak ile birlikte "Birleşik
Cephe"nin kurulmasının şart olduğunu belirtiyordu.
II. Karekin, 1983 yılından sonra da, Kıbrıs Rum Kesimi, Vatikan ve
Sovyet Ermenistanı ile ilişkilerini belli amaçlar doğrultusunda sürdürmeye devam
edecektir.
1983 yılı, Ermeniler için önemli bir yıl olarak anıldı. Bir
taraftan Karekin Sargisyan, II.Karekin adı ile Kilikya Katogigosluk makamına geçerken,
diğer taraftan Ermeniler İsviçre-Lozan'da 20-24 Temmuz 1983 tarihinde İsviçreli
Ermeni papazı James Karnusyan'ın organize ettiği, II. Dünya Ermeni Kongresi'ni
düzenlediler. Kongreye başkanlık yapan Taşnak mensubu papaz James Karnusyan,
hedeflerini; bütün dünyaya dağılmış bulunan Ermeniler'i millî kurtuluş
doğrultusunda siyasî bir hareket şeklinde örgütlemek, örgütlenmiş Ermeni
toplumunun devletler ve Birleşmiş Milletler tarafından tanınmasını sağlamak,
Türkiye ile diyalog kurmak ve Türkiye'ye Ermeni soykırımı iddialarını kabul
ettirmek, Ermeniler'in Anadolu'ya dönme imkânını ve Türkiye'nin Ermeniler'e tazminat
ödemesini sağlamak şeklinde açıkladı. Ayrıca, Ermeniler'i "Tek bir vatan, tek
bir dava, tek bir mücadele" için birleşmeye çağırarak, kongrenin, Ermeniler'in
siyasî, dinî ve coğrafî bölümlerinin giderilmesi amacı ile yapıldığını ilân
etti (52).
Yine 1983 yılı sonlarında, Viyana Katolik Ermeni Kilisesi Patriği
Mesrob Kirkoryan da basına verdiği demecinde (53), Türkiye'nin soykırımı kabul etmesini, her Ermeni'nin gönlünde Ağrı
Dağı'nın yattığını ve Ağrı Dağı'nda toprak parçası verilerek sınır
düzeltilmesinin de yapılabileceğini, böylece Ermeniler'in bütün düşmanlıkları
bırakacağını belirterek, bu konularda Türkiye'nin Ermenistan Cumhuriyeti'ni muhatap
alması gerektiğini ifade etmiştir.
Ermeniler'in, Türkiye aleyhtarı çalışmalarını 1985 yılından
sonra terör ortamından, yoğun bir propaganda ortamına kaydırdıkları
görülmektedir. Onlar, bu propagandalarında, Osmanlı Devleti'nin son yüzyılından
miras kalan dinî ve etnik problemleri, kasıtlı bir şekilde günümüz Türkiye'sinin
politikalarına sokmak gayreti içinde bulunmaktadırlar.
1987 yılında ABD'ye giden Eçmiyazin Katogigosu I. Vasgen, çeşitli
eyâletlerde düzenlenen ayinler ve toplantılar sırasında hitap ettiği Ermeni asılı
Amerikalılar'a, "vatana dönüş" temasını işlemiştir. New York, San
Francisco ve Los Angeles'e uğradıktan sonra Kanada'ya geçen I. Vasgen, yaptığı
konuşmalarında, Avrupa Parlamentosu'nun (sözde) soykırımı kabul etmesinden sonra,
ikinci aşamada Birleşmiş Milletler'in de aynı konuda karar alması gerektiğini,
soykırımın tanınmasının, Hristiyan bilincinin ve Hristiyan adaletinin temel bir
konusu olduğunu, bir gün Ağrı Dağı'nın etrafında yeniden bir araya gelineceği
temalarını da işleyerek (54), Ermeni propagandasındaki dinî motife ağırlık vermiştir. I.Vasgen,
dinî otoritesini, Sovyetler Birliği'nin Ermenilik siyasetine uygun olarak ustalıkla
kullanan bir Ermeni Katogigosu olarak temayüz etmiştir.
XX.yüzyılın propaganda tarihi yazıldığında, herhalde en etkili
kampanya olarak, Ermeniler'in Türkler'e karşı açtıkları propaganda savaşı
gösterilecektir. Teröristlerin arkasında, Türkiye dışındaki çeşitli Ermeni
kuruluşları ile bazı Ermeni kiliselerinin bulunduğu artık bilinmektedir. Sözde
Ermeni Meselesi, Türkiye'yi tedirgin etmek yanında, dünyadaki Ermeni millî bilincini
ve kiliseye bağlılığı dinç tutmak için devamlı gündeme getirilmektedir. Nitekim,
Kuzey Amerika'daki ve Batı Avrupa'daki Ermeni kiliseleri, 20 yıl önce tenhalaşmış ve
yoksullaşmış oldukları halde, şimdi tıklım tıklımdır. İnanılmayacak kadar
etkindir. Muazzam fonlara kavuşmuşlardır. Bu sebepledir ki, Türkiye dışındaki
Ermeni Kiliseleri, dine, ahlâka ve insanlığa aykırı olarak, hiçbir zaman Ermeni
terörizmini lanetmemişlerdir.
Meselâ, ABD'de Boston yakınlarındaki Watertown'da yaşayan Ermeni
papazı Vartan Hartunyan, Ermeni terörü diye bir şeyin varlığını kabul
etmemektedir. Bu papaz için var olan tek şey, yalnızca Ermeniler'e yöneltilen sözde
terördür (55).
Bu kitabın "GİRİŞ" bölümünde kısaca, Ermeni
Panteonu'nun Ermeni kilisesi tarafından, katil ve caniler ile doldurulduğunu ve
bunların birer Ermeni millî kahramanı seviyesine çıkarıldıklarını belirtmiştik.
Meselâ, 28 Ocak 1982 tarihinde Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan'ı
şehit eden ve yargılanarak mahkûm olan Lübnan asıllı Hampig Sasunyan için 21 Kasım
1983 tarihinde California Montebello'daki "Kutsal Haç Ermeni Resul Kilisesi"nde
bir "Hampig Gecesi" düzenlendi ve günün anlamını belirtmek için yapılan
dinî töreni "Batı Ermeni Resul Kilisesi" Başpiskoposu Yeprem Tabakyan
yönetti. Terörist katil Hampig Sasunyan'a verilen bu manevî destek, Ermeni kilisesinden
kaynaklanıyordu. Ve işin en ilginç ve kaygı verici tarafı da toplantının dinî bir
kuruluşta düzenlenmesi ve ABD'nin ileri gelen bir dinî lideri tarafından yönetilmesi
idi (56).
"Ermeni Kutsal Haçı'nın Marifetleri" bununla
kalmayacaktı. Nitekim, Lizbon'daki Türk Büyükelçiliği'ni 27 Temmuz 1983 tarihinde
basan ve baskın sırasında ölen bes Ermeni teröristi için de, 12 Ocak 1984
tarihinde, Washington D.C.'nin mahallesi olan Chevy Chase'deki Surp Haç Kilisesi'nde; 21
Ocak 1984 tarihinde Illionis Glenview Ermeni Azizler Resul Kilisesi'nde; 22 Ocak 1984
tarihinde Rhode Island'daki St. Vartanantz Kilisesi'nde ve 29 Ocak 1984 tarihinde New
Jersey Ridgefield'deki St. Vartanantz Kilisesi'nde "Lizbon Beşlisi" için
ayinler düzenlendi (57).
Bu ayinler, Taşnak Partisi tarafından himaye edilmiştir.
Yakın geçmişte, 26 Aralık 1994 tarihinde de, Dağlık Karabağ'da
Azeri Türkleri'ne karşı çarpışırken ölen Ermeni kuvvetleri komutanı,
ASALA-RM(ASALA-İhtilâlci Hareketi)'nin lideri terörist Monte Melkonyan'ın ölümünün
birinci yıldönümünde, California, Pasadena'daki St. Gregory Ermeni Kilisesi'nde bir
anma töreni düzenlendi (58). Törene başkanlık eden Başpiskopos Vahe Hovsepyan, Melkonyan'ın sözde
kahramanlığından övgü ile bahsetti. Törene, başta Ermeni Kilisesi olmak üzere, Ermeni partileri
temsilcileri, Ermeni akademisyenler ve Ermeni basını katılmıştı. Şaşırtıcı bir
durum, katil bir terörist, kilisenin riyasetinde bir Ermeni kahramanı haline
getirilmişti!
Ermeni siyasî isteklerinin temelinde yatan sözde "Ermeni
Anavatanı"nı kurtarmak amacı ile, Ermeni Kilisesi ve onun desteğindeki Ermeni
partileri, aşağıdaki doğrultuda bir anti-Türk politika sürdürmektedirler.
1. Ermeni Kilisesi ve siyasî partileri, yaptıkları Türk ve Kürt
soykırımına ait tarihî gerçekleri inkâr etmektedirler,
2. Ermeni Kilisesi ve siyasî partileri, Ermeni veya satın alınmış
yabancı tarihçiler vasıtası ile, Türkler'in Ermeniler'e soykırım yaptıkları
iddiasını tartışılır hale getirmeye çalışmaktadırlar,
3. Ermeni Kilisesi'nin desteğinde terör örgütleri kuran Ermeni
siyasî partileri, Birinci Dünya Savaşı yıllarında olduğu gibi yıkıcı
faaliyetlerini sürdürmektedirler,
4. Bu konuda, kilise kaynaklarını seferber eden Ermeni partileri,
terörizm, rüşvet ve diğer yıkıcı metodlar ile sözde “Ermeni Davası”(Hai
Tahd)'na destek vermeyen diğer milletlere mensup siyaset adamlarını, hükümet
yetkililerini, insan hakları uzmanlarını ve tarihçileri (59) susturmaya gayret etmektedirler,
5. Ermeni Kilisesi ve siyasî partileri, bugün Türkiye'de kendi
davalarına hizmet edecek misyon kurmak için çaba sarfetmektedirler.
Ermeni ruhanîleri ve parti liderleri, yukarıda belirtilen
yollardan istifade ile, milletlerarası diplomatik camianın, sözde "Ermeni
Meselesi"ni çağdaş bir mesele haline getirmesi için çalışmaktadırlar.
- - - - - - - -
(40) Karekin Sarkissian, a.g.m.
(41) Karekin Sarkissian, a.g.m.
(42) Karekin Sarkissian, a.g.m.,
Christopher J. Walker, a.g.e., s. 392; Esat Uras, a.g.e., s. 49-50. Sovyet
Rusya'nın 1945 yılında Türkiye'den Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti adına toprak
talebi ve bu talebin Türkiye tarafından reddedilmesi konusunda fazla bilgi için bkz.,
Yahya Okçu, Türk-Rus Mücadelesi Tarihi, Ankara 1953, s. 191-193; Feridun Cemal
Erkin, Türk-Sovyet İlişkileri ve Boğazlar Meselesi, Ankara 1968, s. 257-262;
Metin Toker, Türkiye Üzerinde 1945 Kâbusu, II. Baskı, Ankara 1971, s. 99;
Mehmet Gönlübol-Halûk Ülman, "İkinci Dünya Savaşı'ndan Sonra Türk Dış
Politikası (1945-1915), Genel Durum,” Olaylarla Türk Dış Politikası,1919-1973,
C.I, 4. Baskı. Ankara 1977. s. 209-217.
(43)Christopher .I. Walker, a.g.e.,
s. 368-369; Esat Uras, a.g.e., s. 40.
(44) The Armenian Reporter,
14.6.1984, s. I ve 24.4.1986, s. I .
(45)
Esat Uras, a.g.e., s. 71-72.
(46)Christopher
J. Walker, a.g.e., 391; Histoire des Armeniens, Sous La Direction de Gerard
Dedeyan, Editions Privat, 1982, s. 579, 600; Cezmi Yurtsever, Ermeni Terörü-Gelişimi
ve Analizi, İstanbul 1987, s. 18. Karekin Sargisyan, 1932 yılında Kesep(Suriye)'de
doğmuştur. Kesep, 1939'da Türkiye'ye dahil edilecek ve nahiye olarak Hatay'ın
Yayladağı ilçesine bağlanacak, ancak görüşmeler sırasında Fransızlar,
Ermeniler'i memnun etmek için Kesep'i Hatay'dan ayıracaklardır. 1990'lı yıllarda,
terör örgütü ASALA'nın Kesep'teki Ermeniler arasında Türkiye aleyhinde propaganda
yaptığı bilinmektedir. Karekin Sargisyan, 1962 yılında Antilyas Katogigosluğu'nun
Dünya Kiliseleri Birliği'ne dahil olması ile birliğin daimi delegesi seçilmiş,
1964'de Piskoposluğa atanmıştır.
(47)"An
Eyewitness Report On The Situation in Lebanon,", TAR, Vol. 29 (1977), s. 203.
(48) a.g.m.,
s. 203.
(49) Cezmi Yurtsever, a.g.e., s. 18
(50) Karekin Sarkissian, a.g.m.
(51)
Esat Uras, a.g.e., s. 33-35
(52)
Hürriyet, 22.7.1983.
(53) Hürriyet, 16.1.1984.
(54) Hürriyet, 23.11.1987.
(55) Erich
Feigl, A Myth of Terror, Salzburg 1986, s. 19, 22.
(56) Heath W.
. Lowry, a.g.m., s. 78-79.
(57) Heath W. Lowry, a.g.m., s. 79-80.
Bu konudaki tartışma için bkz., "Political Rally for Lisbon Five.” The
Armenian Weekly, I 1.2.1984.
(58) The
Armenian Mirror-Spectator, 15.1 .1994.
(59) Buna son bir örnek olarak, milletlerarası üne sahip tarihçi Bernard
Lewis'in, plânlı soykırım yapıldığı iddiasını kabul etmemesi sebebi ile Ermeni
kuruluşları tarafından 1995'de Paris'te hakkında açılan dava gösterilebilir.
.. |
|